Ercan Akkar

Tarih: 23.06.2025 10:44

Yeni ve Eski Aşklar: Bir Zaman Yolculuğu

Facebook Twitter Linked-in

Aslında gündem hem Türkiye’de hem dünyada çok farklı konularda ilerliyor. Özellikle İsrail-İran savaşı, haber başlıklarında ilk sıradaki yerini koruyor. Ancak arkadaşlarla bir kafede sohbet ederken, konumuz bambaşka bir yere kaydı: ‘Eski aşklar, eski sevgiler ile bugünkü aşklar, bugünkü sevgiler arasındaki farklar.’ Bu keyifli tartışma, beni bu haftaki makalemde bu konuyu ele almaya itti. Zaten savaşların ana nedeni de aşksızlık ve sevgisizlik değil midir?

Teknolojinin henüz hayatımızı bu denli kuşatmadığı 70’li, 80’li ve 90’lı yıllar ile 2000’lerden günümüze aşklar ve sevgiler nasıl yaşanıyor? Aradaki farklar neler? Kıskançlık, sürprizler, duyguların saflığı… O günler mi daha gerçekti, yoksa bugünün aşkları mı daha sahici? Bu sorular etrafında, Yasemin Kayıp’ın ‘Biz başka severdik, o yüzden başka sevemedik’ dizeleriyle süslenmiş bir yolculuğa çıkalım.

O yıllarda aşk, daha yavaş, daha dokunaklıydı. Cep telefonu, sosyal medya ya da anlık mesajlaşma uygulamaları yoktu. Sevgililer, duygularını mektuplarla, sabit telefon görüşmeleriyle ya da yüz yüze ifade ederdi. 

Bir sevgiliyi mutlu etmek için yapılan sürprizler, el yazısıyla yazılmış bir not, kasetçalar için özenle hazırlanmış bir mixtape ya da bir piknik sepetiyle parka yapılan bir sürprizdi. 

Kıskançlık, daha çok gözle görülür, elle tutulur bir gerçeklikte yaşanırdı; bir bakış, bir gülüş ya da bir başkasının fazla yaklaşmasıyla alevlenirdi. Ama bu kıskançlık, genellikle samimi bir duygunun yansımasıydı, bugünkü gibi sosyal medyada beğenilen bir fotoğraf ya da görülen bir hikayeyle tetiklenmezdi.

O dönemin aşkları, belki de teknolojinin eksikliğiyle daha yoğun, daha içten yaşanıyordu. Yasemin Kayıp’ın ‘Biz başka severdik, o yüzden başka sevemedik’ şiirindeki şu dizeler, bu saflığı öyle güzel anlatıyor ki:

‘Biz başka severdik, kalpten, hesapsız,

Göz göze bakardık, ruhumuzla tanışırdık.’

Bu dizeler, o yılların aşklarının özünü yakalıyor: Hesapsız, samimi, göz göze bir bağ. 

BUGÜNÜN AŞKLARI: DİJİTAL ROMANTİZM

2000’lerden sonra teknoloji, aşkı da dönüştürdü. Artık sevgililer, WhatsApp’ta anlık mesajlarla, Instagram’da paylaşılan hikayelerle ya da Zoom’da yapılan görüntülü konuşmalarla bağ kuruyor. Sürprizler, bir çiçek sepetinden ziyade dijital hediyeler, özel çalma listeleri ya da sosyal medyada yapılan romantik paylaşımlar haline geldi.

Ancak bu hız, bazen duyguların derinliğini gölgeliyor. Örneğin, kıskançlık artık bir bakıştan çok, ‘Neden o hikayeyi beğendi?’ ya da ‘Neden mesajıma hemen cevap vermedi?’ gibi sanal tetikleyicilere dayanıyor. Bu, kıskançlığın daha yüzeysel, bazen de paranoyak bir hal almasına neden olabiliyor.

Peki, bugünün aşkları daha mı az gerçek? Hayır, sadece farklı. Teknoloji, mesafeleri kapatıyor, ama aynı zamanda duyguların anlık tüketilmesine yol açabiliyor. İnsanlar artık bir ‘swipe’ ile yeni bir aşka yelken açarken, eski yılların sabırlı, emek isteyen flörtleri yerini hızlı tüketilen ilişkilere bırakıyor. 

HANGİSİ DAHA DOĞRU? 

Eski aşkların saflığı, yüz yüze iletişimin büyüsü, belki de daha romantik bir hava katıyordu. Ancak bugünün aşkları da kendi içinde bir gerçeklik barındırıyor. Önemli olan, aşkın özünün –samimiyet, güven ve emek– korunması. 

Eski aşkların nostaljisi, Yasemin Kayıp’ın dizelerindeki gibi, ‘başka sevememe’ hüznünü taşısa da, bugünün aşkları da kendi dinamikleriyle anlam kazanıyor. Belki de mesele, ne kadar ‘eski’ ya da ‘yeni’ olduğu değil, ne kadar ‘biz’ olduğudur.

Son söz aşk, her dönemde farklı renklerle kendini gösteriyor. 70’lerin, 80’lerin mektupları ya da bugünün emoji dolu mesajları… Önemli olan, kalbin attığı yerde buluşabilmek. 

Yasemin Kayıp’ın dediği gibi, ‘Biz başka severdik,’ ama belki de her dönemde, her aşk, kendi ‘başka’lığını yaratıyor.

  Sizce, aşkın hangi dönemi daha sahici? Belki de bu soruyu bir kafede, arkadaşlarla tartışırken bulursunuz kendinizi. 

Sevgiyle kalın.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —