Merhaba değerli okurlar. Bugüne özel bir içerik hazırlamak istedim. Zira bölgemizde her hafta aldığımız haberler ile adeta adli tıp yollarını aşındırır hale geldik. Bugün 10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü. Önleyici Psikolojik Danışma İlkeler gereğince çalışmanın daha önemli bir sahası yok bence. Meslektaşlarımızla birbirimize ‘’umarız böyle vakalarla çalışmayız’’ diye temennilerde bulunduğumuz ama ülke gerçeğini de görmek zorunda kaldığımız zamanlardayız.
Ölümün her türlüsü zordur muhakkak. Ecelin de her geliş şekli aynı şekilde, yaralar. Gidenden sonra kalanların da ömrünü ikinci el hale getirir. Fakat bazen ecelini erkene çekmeye çalışanlarla karşılaşıyor, çalışıyor, haberler okuyoruz. Bunu düşünenlerle, buna yeltenenlerle, içsel sorunlarını çözmenin yolunu yok olmak, onu incitenlere haykırmanın yolunun ‘’şüpheli ölüm’’ haline gelmek olduğunu düşünenlerle. Akıl sağlığımızı korumanın günden güne zorlaştığı şu dönemlerde her türden psikolojik problemin evirileceği çıkmazlardan birinin de intihar olduğunun kırmızı bayrağını dikmek için yazıyorum.
Görülebilen, önlenebilen, tüm tıbbi ve psikiyatrik bulguları zaten her kaynakta, her sayfada bulabiliyoruz artık. Ancak işimiz psikolojiyi klinikle sınırlı tutmamak. Bu yüzden evde, işte, sokakta yaşadığımız şeyler de intiharın konusu olmalı. Sosyal, politik ve adli psikoloji çerçevesinde değerlendirmeyi genişletebilirsek yarınlara giderken azalmayı engelleyebiliriz. İntiharı nasıl önleyebiliriz? İnsanların bu dünyadaki uğraşlarına devam etmesini nasıl sağlayabiliriz? Hepimiz irili ufaklı acılar çekiyoruz elbet. Bu acı anlamlı hale gelince acı olmaktan çıkar diyor Frankl. Yok yere çekilen acıların da bir anlam uğraşı değil de mazoşizm olduğunu savunuyor. Peki, görünmez ellerle çektirilen acılar hakkında biz ne diyelim?
• Kiralarımızı ödeyebilmek, başımızı sokacak bir ev ve ayağımızı yerden kesecek bir binek sahibi olabilmenin ekonomik anlamda astronomik hale gelmesini engellemek; intiharı önleyebilir.
• Öğrenciler için yaşanabilir barınma alanları, hayatta kalmak için değil de psikolojik ve fiziki doyum sağlamaya yönelik beslenme koşulları sağlamak, gittikleri şehirde üstlerinden farklı kişilerin DNA örnekleri olmasına karşın ‘’meçhul’’ şekilde ölmelerine dair korkuyu engellemek; intiharı önleyebilir.
• İnsanca yaşamak için insanca maaşlar elde edebilmek, sabahtan akşama kadar bedenen, ruhen, kendini feda edercesine değil de sakinlikle ve tebessümle çalışmak, sırt ve bel ağrılarıyla boğuşmamak, gözümüzün ferinin engellenmesi, aldığımız her parçanın, yaptığımız her alışverişin lüks sanılmaması; intiharı önleyebilir.
• Çocukların temel yaşam haklarını korumak, beslenme, barınma, sağlık, hukuk ve eğitim haklarının ulaşılabilir olmasını sağlamak, market raflarında gözü kalan çocukların, kasa önlerinde gururu incinen babaların sayısını minimize etmek; intiharı önleyebilir.
• Anıt Sayaçların durmasını sağlamak, sokak ve caddelere katledilen kadınların ismini vermekten vazgeçmek, adil çalışma koşulları sağlamak, mobbinge, ağır iş yüküne, ihmale, istismara, tacize, şiddete, psikolojik şiddete dur diyebilmek; intiharı önleyebilir.
• Okulu bitirince ne yapacağım diyen gençlerin, ailesinin yanında yaşamak zorunda kalan ve sayısı üç milyonu aşan ‘’ev gencini’’ ülkenin ezilmişlerinin, ötekilerini, elini cebine atınca ağzından küfür çıkanların, bankaların aramasından diken üstünde yaşamışların lehine toplumsal çalışmalar yapmak; intiharı önleyebilir.
• Yarın sabaha dair bir umut taşımak, mücadele edecek, kendimizi adayacak bir haklı davaya ve vicdani sorumluluğa sahip olmak; intiharı önleyebilir.
• MHRS üzerinden rahatça ve yakın tarihlere randevu alabilmek, çeşitli yerlerde randevu alımının dahi ücrete tabi olduğunu duymamak, ismen ücretsiz olan her şeyden yardım, bağış, usul adı altında haraç istenmesine göz yummamak, devlet okuluna kayıt parası, devlet hastanesine ameliyat parası, devlet adliyesine hak arama parası ödedikten sonra en azından alkış tutmaya devam etmemek intiharı önleyebilir.
• Tehditten, şiddet döngüsünden, kolektif nevrozdan, şartlı özgürlüklerden, siyasi kaostan, ötekileştirilmekten, dayatılan masküleniteden, töreden, şantajdan, ranttan, hilafetten, parmak sallamadan, ülke dışına sürmeye çalışmaktan uzak yaşamak ve son olarak şartlar ne olursa olsun ulaşılabilir ruh sağlığı hizmetlerine sahip olmak, ücretsiz ve güvenilir krize müdahale edecek kişilerin var olduğunu bilmek, sıkışmışlığı regüle edecek sağlıklı kurumların sayısının artmasını sağlamak, muayene, ilaç ve tedavi masrafları için kredi çekmek zorunda kalmamak, bir gecede şehirlerin yok olmasını, binlerce insanın yok olmasını, hafızamızın yok olmasını engellemek; intiharı önleyebilir.
Umarım 10 Eylül hepimiz için farkındalık oluşturur. Umarım daha az otopsi raporu okumak ve daha az majör depresyonun ardından gelen tehlike çanlarını duymak zorunda kalırız. Bir el uzatanınız, bir dert dinleyeniniz, bir selam vereniniz daima olur umarım. Nice yazılarda buluşmak, ‘’bugün de burdayım!’’ diyebilmek üzere. Herkese bol şans!