Devlet: Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık, yani bir bakıma siyasi bir birlik olarak tarif edilir. Modern siyasi sistemlerin başlıca tipleri demokrasiler, totaliter rejimler ve bu ikisi arasında yer alan çeşitli hibrit rejimlerdir.
Türkiye demokrasi ile yönetilen parlamenter bir cumhuriyettir. Ancak 2017 referandumu ile kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte tartışmalar başladı. Yeni sistemde, yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı tarafından, anayasaya ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmeye başlandı.
Fakat sistem ilk günden bu yana tartışılıyor. Muhalefet sistemin tüm yetkileri tek elde topladığını ve bunun tehlikeli olduğunu söyleyerek, sistemi ‘Tek adam rejimi’ olarak adlandırdı. İktidar, sistemin devamından yana tavrını sürdürürken, muhalefet ise, yeniden ‘Güçlendirilmiş parlamenter sisteme’ geçilmesini istiyor.
Demokrasilerde ülkeleri yöneten siyasi güç, seçimle iş başına gelir ve yine seçimle gider. İşte son yıllardaki tartışma bu minvalde devam ediyor. İktidar, her istediğini yaptığı için gidişattan memnun doğal olarak. Muhalefet ise, demokrasinin askıya alındığını, erkler ayrılığının ortadan kalktığını ve otoriter bir rejime gidildiğini ileri sürüyor.
Dolayısıyla ülkemizin geleceği açısından son derece kritik bir süreç yaşanıyor. Muhalefet, önümüzdeki ilk seçimde iktidarın kazanması halinde bir daha seçim olmayacağı ve tamamen ‘Diktatörlükle yönetilen bir sisteme geçileceğini’ iddia ediyor. Bunu da halkın seçtiği yerel yöneticilerin yerine atanan Kayyımları örnek gösteriyor. Kayyım atamalarında yerel yöneticilerin yerine iktidarın memurlarını ataması ve hatta seçilen yerel meclisleri de baypas etmesini örnek olarak gösteriyor.
Elbette ki halk iradesi her şeyin üzerindedir.
Elbette seçimle gelen seçimle gitmelidir.
Elbette demokrasi korunmalı, geliştirilmelidir.
Fakat hem iktidara, hem de muhalefete şunu hatırlatmak isterim. Gelişmiş ülkelerle aramızdaki makas sürekli açılıyor. Her alanda sürekli bir geriye gidiş söz konusu. Ben bazı rakamları araştırdım ve inanın ki neredeyse her alanda sürekli gerilediğimizi gördüm. Hem iktidarın hem de muhalefetin biran önce aklına başına alması ve ülkeyi düzlüğe çıkarması gerekiyor. Yoksa gidişat hiç iyi değil. İşte çeşitli alanlardaki rakamlar. Varın kararı siz verin.
-Türkiye, Ekim 2024 itibariyle yüzde 48,58'lik yıllık enflasyon oranıyla dünyada enflasyonun en yüksek olduğu 6'ncı ülkesi. Diğer 5 ülke sırasıyla Arjantin, Suriye, Sudan, Zimbabve ve Filistin.
-İşsizlik, enflasyon, faiz oranı ve milli gelir gibi ekonomik göstergelerin esas alınarak hesaplandığı Dünya Sefalet Endeksi’nde Türkiye, 156 ülke içinde 21’nci sırada.
-Dünyada modern köleliğin en yüksek olduğu 5 ülke sırasıyla Kuzey Kore, Eritre, Moritanya, Suudi Arabistan ve Türkiye.
-Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre, Türkiye'de 2017 ile 2023 yılları arasında ‘Şüpheli kadın ölümleri’ yüzde 82 artış gösterdi. 2024 yılının başından Ekim ayına kadar 296 kadın cinayeti işlendi.
-TÜİK’e göre 700 binden fazla çocuk, ekonomik faaliyetlere dahil ediliyor.
-İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre, 2024’ün ilk 9 ayında bin 371 işçinin, iş cinayetleri sonucu öldüğü ifade edildi.
-Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2023-24 örgün eğitim istatistiklerini baz alan araştırmalara göre, okul dışında kalan çocuk sayısı yaklaşık 612 bine yükseldi.
-Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün hazırladığı 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye, 180 ülke içerisinde 158'inci sırada yer aldı.
-Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği raporuna göre, 10 ayda 366’sı gazeteci toplam bin 856 kişi yargılandı. 76 kişiye toplam 233 yıl 4 ay 14 gün hapis cezası verildi.
-Resmi verilere göre, Türkiye'de sosyal yardım alan hane sayısı 2017 yılında 3 milyon 200 bin iken, bu rakam 2023'te 4 milyon 99 bine yükseldi.
-TÜSİAD ve Eğitim Raporu Girişimi’ne göre, öğrencilerin yüzde 31'i okuldan önce hiç kahvaltı yapmıyor. Yüzde 19,2’si parası olmadığı için en az bir gün aç kalıyor. Ayrıca, öğrencilerin yüzde ikisi okuldan sonra hiç akşam yemeği yemiyor.
-Yine TÜSİAD ve Eğitim Raporu Girişimi’ne göre, öğrencilerin yüzde 25'i okulda çete halinde gezen öğrenciler gördüğünü, yüzde 26’sı ise okulda silah veya bıçak taşıyan akranlarıyla karşılaştığını belirtiyor.
-TÜİK Kurumsal Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre 85 bin kişi artarak 3 milyon 214 bin kişi oldu.
-Seyahat sigortası karşılaştırma sitesi Insurly, dünyanın en güvenli ülkeleri sıralamasında Türkiye'nin 69’ncu sırada olduğunu açıkladı. -Türkiye, Demokrasi Endeksinde, 2022 yılında 167 ülke arasında 103'üncü sırada yer aldı. TÜİK verilerine göre, 2021'de 103 bin 613 Türk vatandaşı ülkeyi terk ederken, bu sayı 2022'de 139 bin 531'e çıktı.
-Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 2023 yılında 157 bin 576 öğrencinin üniversite eğitimi hakkı kazanmasına rağmen kayıt yaptıramadığını açıkladı.
-Yükseköğretim Kurulu tarafından yapılan açıklamaya göre, açık öğretimde kayıtlı öğrenci sayısı 2021-2022'den 2022-2023'e 1,6 milyondan fazla düştü.
-Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre, geçen yılın Haziran ayında 118 bin 362 olan yasal takibe giren kişi sayısı, bu yıl aynı ayda 213 bin 989 oldu.
-Türkiye’de Euro bazında asgari ücrette 26 Avrupa ülkesi içinde son sıralardaki yerini koruyor.
-2019 yılında Avrupa Birliği ülkelerinde 100 bin kişiye düşen cinayet sayısı 0,67 iken, bu oran Türkiye'de 0,99 oldu. Türkiye 33 ülke arasında 9’ncu sırada yer aldı.
-Dünya genelinde Hukukun Üstünlüğü Endeksi 2024 sonuçlarına göre, Türkiye, 125 ülkenin değerlendirildiği listede 117'nci sırada yer aldı.
-Türkiye'nin gündemi bebekleri ölüme gönderen 'Yenidoğan çetesi'. OECD raporlarına göre Türkiye'de 1 yaşın altındaki her 1000 bebeğin 9'u ölüyor. Bu oran dünya ortalamasının altında olsa da, Avrupa ortalamasının 2 katından yüksek.
-Türkiye’de ‘Ev genci’ olarak da adlandırılan 18-24 yaş aralığındaki yaklaşık her üç gençten biri (yüzde 31,1) ne eğitimde ne istihdamda. OECD ülkeleri ortalamasında bu oran yüzde 13,7.
Sevgiyle kalın.