Ercan Çağlayan


Meclis Mi, Güreş Ringi Mi?

.


TBMM Genel Kurulu, geçtiğimiz gün, TİP'ten Hatay milletvekili seçildikten sonra vekilliği düşürülen Gezi hükümlüsü Can Atalay'ın durumunu görüşmek için olağanüstü toplandı. TİP Milletvekili Ahmet Şık'ın konuşması sırasında gerginlik çıktı. Şık’ın AK Parti’yi yönelik suçlamaları üzerine oturuma ara verildi. Aranın ardından, konuşmasına devam eden Şık'a, TBMM İdare Amiri ve AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan tarafından, yumruk atıldı.  Çıkan kavga esnasında DEM Parti Grup Başkan Vekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in kaşı patladı. 

Bir zamanlar, saygınlığın sembolü olan meclisler vardı. Milletin vekilleri, halkın sorunlarını çözmek, ülkenin geleceğini şekillendirmek için toplanırdı. Ancak günümüz meclislerinde bazen öyle sahneler yaşanıyor ki, insan kendini bir siyaset arenasından çok bir güreş ringinde sanıyor. Evet, koca koca adamlar, kravatları boyunlarında, ceketleri omuzlarında, öfke dolu yumruklarını birbirlerine savuruyorlar. Aslında bu manzara, trajikomik bir tiyatronun sahnesi gibi.

Bir yanda, milyonlarca insanın derdini sırtlanması gereken vekillerin birbirleriyle itişip kakıştığını görmek, gerçekten trajik. Çünkü bu insanlar, halkın oylarıyla seçilip meclise gelmiş, sorunlara çözüm üretmekle yükümlü kişiler. Ancak ne yazık ki, bu tür kavgalarda sorunlar unutuluyor, çözüm üretmek yerine kavga etmek tercih ediliyor. 

Öte yandan, bu sahne aynı zamanda komik. Çünkü izleyenler için bu görüntü, bir tür kara mizahın canlanmış hali. Vekillerin, çocukça bir inatla birbirlerine bağırıp çağırmaları, ellerindeki belgeleri havada sallamaları, hatta bazen kürsüde mikrofon kapma mücadelesine girişmeleri, izleyiciye "Acaba burada ciddi bir iş mi yapılıyor, yoksa bir komedi filmi mi çekiliyor?" dedirtiyor.

Tabii bir de bu kavgalara katılanların yüz ifadeleri var. Öfkeden kızarmış yüzler, sıkılmış dişler, birbirlerine meydan okuyan bakışlar… Bütün bu ifadeler, belki de birer karakter oyuncusu gibi performans sergileyen vekillerin, aslında ne kadar da insani duygularla hareket ettiklerini gözler önüne seriyor. Ancak bu duyguların, milletin sorunlarını çözmek yerine meclisi bir kaos ortamına çevirmesi, işin trajik yanı.

Aslında, meclis kavgaları bize bir gerçeği hatırlatıyor: Siyaset sadece akıl ve strateji ile değil, aynı zamanda duygularla da yürütülen bir alan. Ancak bu duyguların kontrolsüz bir şekilde patlaması, vekilleri birer aktöre, meclisi de bir tiyatro sahnesine dönüştürüyor. Ve ne yazık ki, bu tiyatronun izleyicileri olan halk, trajik bir güldürü izlemek zorunda kalıyor.

Sonuç olarak, meclisteki kavgalar, hem trajik hem de komik bir tablo sunuyor. Bu sahneleri izlerken, bazen gülebiliriz, bazen de iç çekerek derin bir üzüntü hissedebiliriz. Ancak unutmamamız gereken bir şey var: Meclis, bir kavga alanı değil, halkın sorunlarının çözülmesi gereken bir yerdir. Umarım bir gün, bu gerçeği hatırlayan vekiller, ellerindeki yumrukları değil, akıllarındaki çözümleri birbirlerine sunarlar. O gün geldiğinde, belki de bu trajikomik tiyatro, yerini gerçek bir demokrasiye bırakır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.