Ercan Akkar


Kürt sorununda yeni çözüm süreci seçim sonuçlarına endeksli mi?

.


Kürt Siyasal Hareketi legal zeminde, Türkiye siyasetinde 1990’da kurulan Halkın Emek Partisi (HEP) ile başlayan serüvenini kapatılan HEP, ÖZEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP, ÖTP, DTP ve BDP’nin ardından son olarak kurulan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ile sürdürüyor.

 Girdiği ilk seçimde aldığı yüzde 3,09 oy ile dikkat çeken Kürt Siyasal Hareketi, 2015 genel seçiminde oylarını yüzde 13,40’a kadar çıkardı. 2023 genel seçiminde ise oyları yüzde 8.91 seviyesinde kaldı.
Devlet veya hükümetler, Kürt Siyasal Hareketindeki bu yükselişi kimi zaman partileri kapatarak, kimi zaman siyasetçileri tutuklayarak, kimi zaman ise kurulan alternatif partileri destekleyerek (bugün HÜDA-PAR’ı desteklediği gibi) önünü kesmeye çalıştı. Fakat her seferinde Kürt Siyasal Hareketi yoluna devam etmeyi başardı.

31 Mart 2024 yerel seçimine günler kala, bundan önceki seçimlerde olduğu gibi Kürt Siyasal Hareketinin en büyük partisi DEM Parti, en çok tartışılan parti oldu. Hem iktidar, hem muhalefet 100 yıldan fazladır devam eden Kürt sorununun çözme yönünde bir proje geliştirme yerine ya ‘Terörize’ ederek oy toplamaya ya da Kürt Siyasal Hareketinin hiçbir kazanım elde etmeden kendilerine destek vermesini istedi.

Seçimden seçime konuşulan ve seçimden sonra ya yeniden ‘Buzdolabına konulan’  ya da bir dahaki seçime kadar  ‘Rafa kaldırılan’ sorun ise büyümeye ve çözümsüz kaldığı sürece ülkeye kaybettirmeye devam ediyor. Oysa sorunun demokrasi ve kardeşlik hukuku içinde çözümü ile her alanda ülke kazanıp güçlenecek daha yaşanabilir ve huzurlu bir hale gelecektir.

Neredeyse 40 yıldan bu yana PKK ile devam eden çatışmalı sürecin sona erdirilmesi için bugüne kadarki en önemli adım 22 yıldır iktidarda olan AK Parti ve onun Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atıldı. Adına ‘Çözüm Süreci’, ‘Açılım Süreci’, ‘Demokratik Açılım’ veya ‘Kürt Açılımı’ denildi, görüşmeler yapıldı, özellikle bölgedeki hava ile her alanda bir rahatlama yaşandı. Fakat sağlam temeller üzerine kurulmayan sadece tek tarafı düşünülerek yapılan düzenlemeler nedeniyle pamuk ipliğine bağlı süreç, ilk provokasyonda yerle bir oldu. Daha kötü ve çatışmaların arttığı bir süreç başladı. 

Bugün halen ülkeye kan kaybettiren sorunun yeniden konuşulmaya, tartışılmaya ve çözüm önerileri sunulmaya başlanmasına yıllar önce köşesine çekilen Kürt siyasetçi Leyla Zana’nın röportajı ile yeniden gündeme geldi. Ardından İnsan Hakları Derneği tarafından Diyarbakır’da ‘Kürt Meselesinin Çözümü ve Barış Konferansı’ düzenlendi ve çözüm için 11 maddelik öneri sunuldu. Sonra bir başka Kürt siyasetçi Ahmet Türk’ün katıldığı bir televizyon programında ‘Kürt sorununun çözümü konusunda AK Parti ile görüşmeleriniz var mı?’ sorusuna, ‘Resmi görüşmelerimiz yok ama Meclis’ten isimlerle görüşüyoruz, onlar da partilerinin bugün izlediği politikaya karşı rahatsızlıklarını da dile getiriyorlar. Ama Erdoğan'la resmi görüşmemiz yok’ cevabını vermesi kimlerle görüşme yapıldığı sorusunun tartışılmasına neden oldu. 

Tüm bu açıklamalar ve toplantılar, çözümün adresi olarak iki ismi işaret etti. Biri Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ikincisi İmralı Cezaevinde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan. 

Aslında batıda pek fazla hissedilmese de iktidar ve Kürt Siyasal Hareketi arasında alt seviyede görüşmeler her zaman oldu. Bugün tartışılan görüşmelerde muhtemelen olmuştur. Söz konusu durum bölgedeki vatandaşlar arasında temkinli ve umutla karşılanırken, olası bir çözüm sürecinin öncekiler gibi heba edilmemesi için sağlam temeller üzerine ve her iki tarafı kapsayacak şekilde yapılması gerektiği bekleniyor, bunun önündeki en büyük engel olarak MHP görüyor.

Bölge halkı haksızda sayılmaz. Endişesine gerekçe olarak Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daha sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi için söylediği ifade edilen ‘Bu benim için bir final, bu benim son seçimim’ demesine Devlet Bahçeli’nin verdiği yanıtı gösteriyor. Bahçeli, yeniden MHP Genel Başkanı seçildiği kurultayda, ‘Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır. Türk ile Kürt, Alevi ile Sünni arasında uçurumlar oluşturmaya hizmet edenler hainlerin en hainidir’ diyerek Erdoğan’a yönelik, ‘Ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın. Bunun için Cumhur İttifakı olarak yanındayız, beraberindeyiz. Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz’ dedi.

Bilindiği üzere MHP direk olarak iktidarda yer almıyor. Bakanı yok. Fakat başta Adalet Bakanlığı olmak üzere birçok alanda kendi kadrolarını oluşturdu, iktidarın nimetlerinden sorumlu olmadan en fazla yararlanan parti konumunda bulunuyor. 

Bölge halkı, AK Parti-MHP ortaklığı devam ettiği sürece yeni bir çözüm sürecini mümkün görmüyor. Ancak AK Parti-MHP ortaklığının son bulması halinde yeni bir sürecin başlayabileceğini, yani Kürt sorununda yeni bir çözüm sürecinin seçim sonuçlarına endeksli olduğunu düşünüyor.

Sevgiyle kalın.
 

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.