Psikoterapist Haydar Alper Eser


Kör'elasyon!

.


Enerji harcama ve enerji ihtiyacı açığa çıkması arasında pozitif bir korelasyon vardır. Sen hareket ettikçe, koştukça, oynadıkça acıkırsın. Ne kadar çok hareket, o kadar çok acıkmak diye kodlayalım mı? Benzer şekilde bir negatif korelasyon örneği de verelim. Aylık market alışverişi sayısını azaltan insanların ödeyeceği meblağ artar. Hocam o ne saçmalık der dediğinizi duyar gibiyim. Asıl saçmalığı duymadınız daha siz! O işler öyle oluyor!

Bu ülke eksiği ve fazlası ile travmatik bir ülkedir. Nice travmalar yaşamış, çoğunu atlatamamıştır. Bundan sonraki travmalarını da pek atlatacak gibi değildir. Kurumlarımız yaşanan asrın ihmali için üzerinde sorumluluk hissetmiş, inisiyatif almış ancak buna ‘’astın felaketi’’ diyen güruh geçen 6 ay içinde zorla dönen çarklara çomak sokmuştur. Ne pedagoji ne de psikolojinin açıklayabileceği, izah sunabileceği bir alan bırakmamakla kalmamış bunun için çaba gösteren insanları da hedef göstermişlerdir. Peki, bugün açıklanan sonuçların gerçekliğini kim, nasıl gösterecek?

Barajların altı, hedeflerin altı, doğrudan on bir; dolaylı seksen bir şehrin yaşadıkları ek kontenjan açarak mı çözülecek? Hibrit adı verilen dingo mekânlara üniversite mi diyeceğiz? Rektörlük binası dışında yıkılmayan yer kaldı mı? Deprem bölgesinde yaşayan halk, kendi çocuklarına ‘’burada kal, gözümün önünde ol, tekrar bir şey olursa birbirimize yakın olalım’’ demenin korumacılığı ile ‘’her an her şey olabilir, buradan çok uzaklara git, en azından kendini kurtar’’ demenin çaresizliği arasında mekik dokutulmak zorunda kalıyor. Bazı kavramları argo kullanmadan ve mümkünse cezaevine girmeden daha nasıl açık yazabilirim bilemiyorum. Heyecanla bilgisayar başına gitmiyor kimse. Gençler mutsuz ve bu mutsuzluk artık önemsiz. Daha büyük sorun yapılanlar ve yaşananlar değil. Daha büyük sorun, umuda dair en ufak bir şey bırakmamaları!

El birliğiyle yapıldı bu. Sağı, solu, ortası, üstü altı fark etmeden el birliğiyle. Hastaneden randevu almak yerine şeyhten himmet diler hale geldi insanlar. Eğitim kolunu biri, sağlık kolunu biri çaldı. Bizleri de sopa ve havuç arasında bir hayata mahkûm ettiler. Şehrimizden başka yere gitmeyi çok isterdik ancak şartlar normal değil. Hayatımızın en güzel yıllarını bu yıkıntılar arasında geçirmeye devam mı edeceğiz? Fakat biliyoruz ki bizler de gidersek yerimize başkaları gelecek. Tanrı kimseye dünyanın en kötü eğitim sistemleri içerisinde debelenmesine rağmen dünyanın onu kıskandığına inanmaya devam etmeyi ve de kendi şehrinde gizli ellerce azınlık haline itilme ruhunu yaşatmasın!

Sekiz Haziran günü paylaşılan veriye göre on bir ilde geçen sene beş yüz elli bin başvuru varken bu sene bu sayı dokuz yüz bine çıktı. Peki, kim bunlar? Bölgenin nüfusu azalmasına rağmen başvuru nasıl arttı? Açılan ek kontenjanlar ile birlikte eğitim kalitesi hangi düzeye varacak? Yüzde yirmi beşlik kesimi kaldırabilecek kaç üniversite var? Bölgedeki on yedi üniversitede son durum ne? Vakıf üniversitelerinin fahiş fiyatlarını nasıl karşılayacağız? Bunca gencin bir çift göz hakkını kim üstlenecek? Bunca yaşantı nasıl yeniden tamir edilecek? Yıkılma ve güçlenme arasında negatif bir korelasyon yok muydu? O halde bir kesim yıkıldıkça diğer kesimin güçlenmesi arasındaki durum görmezden gelme unsuru mu? Herkesi literatürü baştan yazmaya ve kavramı ‘’KÖR’ELASYON’’ olarak güncellemeye davet ediyorum. Bu şartları reva gördüğünüz gençlere bir gün muhtaç olacağınıza dair hatırlatma ile veda ediyorum. Konuşacak daha çok şey var ancak kimle konuşacağız ki?

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.