Ercan Çağlayan


Kalem tutmak cesaret ister

.


Bugün 21 Ekim… Dünya Gazeteciler Günü.
Kimi için sıradan bir tarih, kimi içinse mesleğine adanmış bir ömrün küçük bir molası. Oysa biz gazeteciler için bu tarih, sadece bir kutlama günü değil; çoğu zaman hatırlanmadığımız, bazen unutulmak istenen bir mesleğin sessiz anma günü gibidir.

Gazetecilik, dışarıdan bakıldığında heyecanlı, renkli, hatta “prestijli” bir meslek gibi görünür. Oysa o fotoğrafın arkasında yorgun gözler, tükenmiş sabırlar, uykusuz geceler ve çoğu zaman da değeri bilinmeyen bir emek vardır.
Bir haberin ardında saatler süren araştırma, onlarca arama, bazen tehdit, bazen sansür, bazen de yalnızlık gizlidir. Çünkü doğruyu yazmak, her dönemde cesaret ister. Bu cesaret, maaş bordrolarında yazmaz; vicdanın terazisinde tartılır.

Bugün, hâlâ birçok gazeteci, kalemini özgürce kullanamıyor. Kimi ekonomik baskılarla susturuluyor, kimi hukuki engellerle, kimi de toplumun sessizliğiyle.

Oysa gazeteci, halkın gözü, kulağı ve vicdanıdır. Görevi yalnızca haber yazmak değil; doğruyu savunmak, gerçeği görünür kılmaktır.
Ama ne acıdır ki, bu meslek çoğu zaman alkıştan çok yargıya, destekten çok baskıya maruz kalıyor.

Gazeteci, bir olayın ortasında kalır ama kendini anlatamaz. Herkesin hikâyesini yazar, ama kendi hikâyesi hep yarım kalır. Çünkü bu meslek, görünmeyeni görünür kılarken, kendi varlığını görünmez hale getirir.

Bugün bir kez daha hatırlatmak isterim:
Gazetecilik bir suç değil, bir sorumluluktur.
Sorgulamak, eleştirmek, haber yapmak; demokrasinin nefesidir. O nefesi kısarsanız, toplumun sesi de kısılır.

Bu yüzden bugün, kalemini onuruyla taşıyan, gerçeğin izini süren, baskıya rağmen “doğru” demekten vazgeçmeyen tüm meslektaşlarımı saygıyla selamlıyorum.

Ve diyorum ki; biz gazeteciler, karanlıktan korkmayız. Çünkü kalemimiz, ışığı hep arar. 

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.