Veli Beysülen


İsrail Bahane, Vergiler Şahane!

.


Geçen hafta bu köşede yayınlanan, “Vadedilmiş Topraklar ve Türkiye!” başlıklı yazımda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, TBMM’nin yeni yasama yılının açılışında yaptığı konuşmada, “vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır.” dediğini ancak bunun tarihsel ve güncel reel politik durum açısından karşılığının olmadığının altını çizmiştim. Aynı yazıda, Cumhurbaşkanının bu söyleminin hedefinin, tehdit algısı ile iç siyaseti dizayn etmek olduğunu vurgulamıştım. Hafta içinde TBMM başkanlığına verilen bir kanun teklifi, bu söylemin bir diğer ayağında ise savaş tehlikesi varmış algısı ile halktan yeni vergiler toplanması olduğunu ortaya koydu.  

Nitekim AKP’nin Meclis Başkanlığına sunduğu 'Savunma Sanayii ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Meclis Başkanlığına teslim edilmeden önce bir basın toplantısı düzenleyen AKP TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler, getirecekleri zorunlu fon kesintisini, “İsrail’in bir sonraki hedefinin Türkiye olması” ihtimaline dayandırarak, “Coğrafi olarak tüm bu sıcak gelişmelerin tam ortasındayken bizim savunma sanayimizi her zamankinden daha güçlü hale getirmemiz lazım” dedi. Güler’in açıklamasının ardından Meclis Başkanlığı’na sunulan, 12 maddelik yasa teklifi kanunlaştığında yurttaşlara yüklenecek yeni vergiler şu şekilde.  

· Limiti 100 bin lira ve üzerinde olan kredi kartlarından yıllık 750 lira Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na katkı payı alınacak.

·  Vergi beyannamelerinden, gümrük idarelerine verilen beyannamelerden, sosyal güvenlik kurumlarına verilen beyannamelerden alınan damga vergisi tutarı kadar, yıllık gelir vergisi beyannamelerinden ise damga vergisi tutarının yarısı kadar fon payı kesilecek.

·  Gayrimenkul alım satımında alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı 750’şer lira, tapuda yapılan diğer işlemlerden 375 liralık kesinti yapılacak.

·  Noterlerde yapılan sıfır araç tescillerinde 3.000 lira, ikinci el araç alım satımında 1.500 lira, diğer işlemlerden 75 lira alınacak.

·  Mevcut uygulamada Savunma Sanayii Destekleme Fonu’na pay ayrılan Motorlu Taşıtlar Vergisi'nde yeni düzenlemeye gidilerek, daha önce vergi alınmayan motosikletler motorlu taşıtlar vergisi ödeyecekler.

·  Teklifte askeri amaçlarla kullanılanlar hariç olmak üzere, droneler ile ÖTV matrahı 5 bin liranın üzerinde olan kol saatleri de vergilendirilecek.

Evet, görüldüğü gibi İsrail bize saldıracak söylemi, TBMM’nin açılışında öyle boşuna dile getirilmiş değil. Zira yasayı çıkaracak merci TBMM’dir. Dolayısıyla, İsrail tehdidini ilk TBMM’nin algılaması ve sözde tehlikeyi hissetmesi gerekiyor. Cumhurbaşkanı da buna zemin hazırlamak için, hazır TBMM’de konuşurken, üzerine basa basa tehdidi 600 milletvekilinin kafasına işledi. İsterse bu saatten sonra karşı çıksın muhalefet, hepsini İsrail işbirlikçisi, Mossad ajanları diye yaftalamak çok kolay. Nitekim iktidarın ortaklarından BBP Genel Başkanı, Mustafa Destici, “Kredi Kartından 750 lira vermeyen, DEM’lidir, Ermeni’dir, Yunan’dır” diyerek yolu açmış oldu. Şimdi Destici’ye sormak lazım, DEM parti, bu ülkenin Anayasal partisi değil mi? DEM seçmenin yaklaşık %10'undan yani 6 milyon seçmenden oy almış bir parti. İktidarın yanında konumlanan başında bulunduğun partinin oyu yüzde kaç açıklar mısın? Sen insanları Ermeni, Yunan diyerek aşağıladığını mı düşünüyorsun? O zaman sana hatırlatayım, insan olmanın, etnik köken, ırk, din ve mezheple ilgisi yok, insan gibi insan, bu ayrıştırmalara dahil değildir. Tesadüf bu ya Destici’nin bu açıklamayı yaptığı saatlerde, bu ülkenin Ermeni asıllı yurttaşı, Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun Nobel Ekonomi ödülüne layık görüldüğü açıklanıyordu.    

Öte yandan yasa teklifinin, TBMM Başkanlığına verilmesinden sonra, katıldığı bir toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Meclis'imize bir paket teklif edilmiş durumda. Burada tek bir kuruş bile bütçeye gitmeyecek. Bu son pakette ortaya konan tüm unsurlar savunma sanayiini güçlendirmeye dönük olarak bu alandaki çalışmalarımıza tahsis edilecek." Diyerek, paketin amacının, savunma sanayine kaynak aktarmak olduğunu ilan etse de geçmişte kurulan fonların, amaç dışı kullanıldığı ve içinin boşaltıldığı deneyimine sahip, Türkiye toplumu bu fonunda amacı dışında kullanılacağını çok iyi biliyor. yani Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın, açıklaması inandırıcılıktan oldukça uzak.

Geçen hafta bu köşede yayınlanan yazımda da belirttiğim gibi, İsrail ABD ile müttefiklerinin desteği ve onayıyla Ortadoğu’da emperyalizmin ön karakolu görevi üstlenmiş bir devlettir. Bu rolü gereği onların desteği ile çevresinde ki Arap ülkelerine saldırıyor. İsrail, varlığını borçlu olduğu emperyalist batının saldırı örgütü NATO üyesi Türkiye’ye saldırırsa, NATO ile savaşacağını bilmeyecek kadar aptal değildir. Zira NATO sözleşmesine göre, üye devletlerden herhangi biri, saldırıya uğradığında NATO direkt müdahale etmekle yükümlüdür. O zaman İsrail, kendisini koşulsuz destekleyen, emperyalist güçleri karşısına alma pahasına onların müttefiki Türkiye’ye saldırır demek ham hayaldir. Kuşku yok ki, “İsrail’in sonraki hedefi vatan topraklarımızdır.” Söyleminin hemen ardından yeni vergi paketinin Meclise sunulması, bu söylemin asıl niyetini açıkça ortaya koyuyor.

Evet asıl niyet, halktan savunma sanayine destek adı altında, kaynak toplamaktır. Hazır İsrail, bölgesel bir savaşı körüklüyorken, onu ülke için tehdit olarak göstermek gibi bir fırsat da doğduğuna göre, onu kullanmanın ne sakıncası olabilir ki. Öyle ya muhalefet eden ve durun ne yapıyorsunuz, halkın cebi zaten boş diyen olursa, ona İsrail ajanı, Yahudi etiketi yapıştırma imkanı da var. Kısacası İsrail Bahane, Vergiler Şahane! Öte yandan Erdoğan’ın açıklamasından sonra, İsrail Cumhurbaşkanı Türkiye’ye yönelik herhangi bir planları olmadığını açıkladı. Tabii ki böyle bir planları varsa da İsrail bunun olduğunu söylemeyecek. Ancak yukarıda belirttiğim gibi, bunun olmasının maddi koşulları yok. Yani İsrail’in Türkiye’ye saldırma planı olmadığını açıklamasından ziyade, konjonktürel durum buna uygun değil.

Cumhurbaşkanı yardımcısının, bu paranın bir kuruşu bütçeye gitmeyecek demesi gerçekçi değildir. Zira ekonomiyi düzeltemeyen hükümetin, sıcak paraya acil ihtiyacının olduğu bilinen bir gerçektir. Kaldı ki bugüne kadar ki örnekler göstermiştir ki, denetim dışı olan fon uygulaması, parayı başka alanlara aktarmanın aracıdır. Dolayısıyla, savunma sanayi fonunda toplanacak kaynak, bütçeye aktarılacak ve devasa bütçe açığı kısmen kapatıldıktan ve başta emekliler ücretli kesimlerin ücretleri cüzi oranlarda artırıldıktan sonra seçime gidilecektir. Çünkü içinde bulunulan ağır ekonomik tablo ile seçime gitmek iktidar için intihar olur. Asıl ilginç olan iktidarın, savunma sanayi fonuna kaynak aktarmak için kullanmayı teklif ettiği araçlardır.

TBMM Başkanlığına sunulan kanun teklifinde kaynak aktarılacak, araçların içinde en ilginci, limiti 100 bin liranın üstünde olan Kredi Kartlarından yıllık 750 lira alınmasının teklif edilmesidir. Bu teklif Kredi Kartını gelir kaynağı olarak gören, ekonomik gerçekliği olmayan bir tekliftir. Halbuki Kredi Kartı, gelir aracı değil, borçlanma aracıdır. Ve maalesef insanlar gelirleri yetmediği için, bankalara bu araç vasıtasıyla borçlanmaktadırlar. Bir başka deyişle yurttaşlarına, yeterli gelir sağlamayarak, onları bankalara borçlanmak ve bu borcuna karşılık faiz adı altında, aldığından fazlasını ödemek zorunda bırakan devlet, onları biraz daha borçlanmaya zorlamaktadır. Kısacası devlet borçlandırdığı yurttaşının, borçlandığı parayı gelir olarak görüyor ve onu vergilendiriyor. Şimdi soru şu: vergi, geliri yetmediği için zorunlu olarak borçlanandan mı, yoksa ona borç para vererek faiz adı altında ondan para kazanan bankadan mı alınır? Kuşkusuz vergi, kazanç karşılığı ise kredi kartı aracılığıyla gelir elde eden bankadan alınır. Ama Türkiye’de hükümet bunun tersini yapıyor ve borçla yaşamak zorunda bırakarak cezalandırdığı milyonlarca insanı, kullandığı kredi kartına karşılık vergilendirmek suretiyle bir kez daha cezalandırıyor.

Kim ne derse desin, geçmişte fonların içi nasıl boşaltıldı ve boşaltanlar hesap vermedilerse, bu fonun sonu da aynı olacak. Kuşku yok ki, denetimsiz fon para aktarmanın aracıdır. Dolayısıyla, bu fon, sermayeye özellikle yandaşlar ile akrabalara kaynak aktarmanın aracıdır. Bu fon ayrıca bütçe açığını kapatmanın ve özellikle emekliye verilecek cüzi bir artışla (seçim rüşveti) seçime gitmenin hazırlığıdır. Dolayısıyla, muhalefetin 1 veya 1,5 yıl sonrası için değil, hemen şimdi için seçim talep etmesi ve bu talebi toplumla buluşturarak sokağa taşıması gerekiyor!  

                        

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.