Psikoterapist Haydar Alper Eser

Tarih: 30.04.2023 18:40

İkinci Kadeh Şarap Seçimi

Facebook Twitter Linked-in

Yan yana yürüdüğümüz herkese selam olsun. Yan yana durduklarımıza da. Yan yana yazımının ayrı olmasından doğan fatalist anlayışı oluşturanlara olmasın. Ayrı yollarda ama aynı doğrultuda yürüdüğümüz insanlara el sallayalım uzaktan. Gelen çay teklifleri azalsın, sesler kısılsın, ışıklar kapansın. Bu ülkede fırıncıların ekmek üzerine parmak uçları ile yaptığı figürler dahi politize ediliyor artık. Ruh sağlığı uzmanlarının ortaya koyduğu toplumsal yön nasıl edilmesin? Kongrelerde sizler birer hak savunucusu olmalısınız diyen kurullar savunmaya çalıştığımız hak kendi hakları olmadığı sürece sözleri arkasında küçülüyor. Basit bir vaka paylaşımı yapacağım ihlalleri dikkate alarak. 

Bilmeyenler için psikoterapistim ben. Şu sıralar dijital medyada herkes kendini öven videolar çekmek ile meşgulken teğet geçeceğim ben, beni. Bir odam var, seanslar gerçekleştiriyorum orada, son derece kuş tüyü, son derece basit. Depremden bu yana Pazar günlerimi online görüşmelere ayırıp travma dinlemeye çalışıyorum. Geçen Pazar duyduğum bir cümle yıktı beni, sonraki cümlede de yeniden inşa sürecimi başlatmış olmalı. Hava kötü, o gün de kötüydü. Sanırım yarın daha kötü olacak. Yeniden baharlar gelmesini en çok isteyenlerdenim ancak psikolojik baharlar için hayli zamana ihtiyacımız var gibi. Bazı şeyler güzel ama zor. Zor olduğu için güzel olabilir mi? 

Antakya’dan gelen bir cümleydi bu bahsettiğim. ‘’Bayram için temizlik yapamadık’’ dediler o çerçeve içerisinde. Ekrana baktım. Ses kesildi sandım. İnternet bağlantımı kontrol ettim. ‘’Sanırım başaramadın Alper’’ dedim kendime. Birkaç oturumda dahi olsa en azından rutine, temizliğe adım atmalarına eşlik edemedin. Ama peşin hüküm verdim. Vaka zor mu, ben mi kolayım inkâr gözetmeyen bir yapı bu. Ancak yanlış temellendirmiş, nedenini kafamda belirlemiş olabilir miyim diye düşündüm. Belki de çaresizlikten bir soru çıktı ağzımdan o sırada. ‘’Neden?’’ demeye yetti iki çizgili wifi bağlantım. Neden sorusunu sorduktan sonra durum terapötik bir bağlamdan bir anlığına çıkmış olabilir. Beni terapötik bağlantıdan çıkaran şahıslara hakkımı ‘’neden’’ helal edeyim? Helalleşmeye alışan sizsiniz. Gerçeklere alerjiniz olabilir. Ruhunuz gerçeği itebilir, kaçabilir. Oysa Nietzsche ne demiş? ‘’Hesaplaşan, iyileşir’’ mi demiş? Bugün yaşadığını düşünüp bana o revize payını bırakmanızı istirham ediyorum.

  "Çünkü komşularımızın hepsinin evi yıkıldı. Sağımız, solumuz, arkamız hepsi viran oldu. Derme çatma da olsa bir bizimki kısmen sağlam kaldı bu köyde. İnsanlar çadırlarda ve prefabrik yerlerde yaşamına devam etmeye çakışırken ben kalkıp bu duvarı nasıl sileyim? Nispet yapmış gibi olurum diye düşündüm.’’ minvali şeyler duydum. Kırık Türkçem ve kırık Arapçamı aynı anda bırakıp sustum. Oysa seansa ‘’ehlen’’ diye başlamıştım. Oysa son duyduğum ‘’alla’isellimki’’ olmuştu. Sonraki düşündüm sözü çınladı kulağımda bir süre. Siz neden bunu düşündünüz? Siz nasıl bunu düşündünüz? Bu kadar büyük kalpleri nasıl ezmeyi başardılar? O şartlarda dahi komün bir yaşam iradesi vardı. Karşıdakinin elinde olmayan sebeplerden ötürü içinde bulunduğu hale duyulan saygı vardı. Gerçek saygı da bu olmalı bence. Bir seçim ürünü olup olmadığına dikkat etmek gerek davranışların. Aksi halde eğreti bir toplum rolüne devam edeceğiz. 

Uzatmayayım, seçime gidiyoruz, gündem yoğun. İnsanlar bu şartlarda dahi birbirine kenetlenmeye çalışıyor. Meydanlarda anahtar uzatmaların olmadığı zamanlar olsun. Beton, Millet, Sakarya üçlemesinden psikolojik olarak yeterince hasar aldığımıza inanıyorum. Gece baskını ile alınan annesine ağlaması yetişmeyen çocuklara da manevi danışmanlarınız baksın. Gözatlıların politik olduğunu biliyoruz. O halde pedagojik olmadığını da öğrenelim. Kulağımıza küpe olsun, küpemizi eleştirenler daima var olsun. Bir kıssa ile veda edeyim. Bektaşi’ye iki kadeh şarap sunup hangisinin daha iyi olduğunu sormuşlar. Bektaşi ilk kadehten bir yudum aldığı gibi ‘’diğeri’’ demiş. ‘’İyi ama onu henüz tatmadınız’’ demişler. ‘’Bundan daha berbat olamaz’’ demiş. Bilinç diliyorum! Bi xatirê te!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —