Veli Beysülen

Tarih: 16.08.2024 02:26

Hükümet Prim Borçlarını Neden Açıklamaz ?

Facebook Twitter Linked-in

Zaman zaman yazılarımda, Türkiye’nin gündemin çok çabuk değiştiği bir ülke olduğunu vurgularım. Kuşkusuz bunun temel nedeni ülkeyi yöneten iktidarın, ülkenin gerçek gündeminin, tartışılmasını istememesidir. Temmuz ayının sıcak günlerinde bunu bir kez daha yaşadık ve ülke kendisini, asıl gündemle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir tartışmanın içinde buldu. Bildiğiniz üzere, Temmuz ayı, yılın ikinci yarısı için çalışanlar ile emeklilere maaş artışları verilen aydır.  Dolayısıyla bu ay, aynı zaman da artışların gündeme oturduğu, hükümete yönelik eleştirilerin dozunun arttığı aydır. Bu nedenle iktidar, maaş artışları tartışılmasın diye gündemi değiştirecek bir hamle yaptı. Zira yılın ikinci yarısı için, asgari ücreti arttırmayan iktidar, eski SSK ve BAĞ-KUR emeklilerine TÜİK’e düşük açıklattığı %24,73 altı aylık enflasyon kadar, Kamu çalışanları ile emeklilerine ise yandaş sendika ile yaptığı sözleşme gereği, enflasyonun 5 puan altında %19,43 artış verdi. Maalesef verilen bu artışlar, yüksek enflasyonun belini büktüğü milyonların derdine derman olmaktan oldukça uzak. Bundan dolayı da muhalefetten ve sendikalardan hükümete yönelik sert eleştiriler gelmeye başlayınca iktidar, düğmeye bastı ve gündemi başka alana kaydırdı.
 
Kuşku yok ki, iktidar kendi meşrebince bu eleştirileri karşılık veriyor. Ancak özellikle emekliler ile köylülerin sesinin yükselmesi iktidarı endişelendirdi ve gündemi değiştirmek üzere, ilginç bir hamle ile CHP’li belediyelerin, SGK prim borçlarını gündeme taşıdı. İktidarın tepesinden bu yönde gelen açıklamanın üzerine atlayan yandaş medya, her zaman yaptığını yaptı ve konuyu başka alanlara çekerek, toplumu manipüle etmeye başladı. Öyle ki bu borçların, SGK’yı batırdığı, emeklilerin düşük maaş almalarına yol açtığı gibi gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan asparagas haberler ortalığı sardı. Halbuki SGK her yıl bir önceki yıldan daha fazla açık veriyor ve kuruma bütçeden daha fazla kaynak aktarılıyor.
 
11 Ağustos Pazar günü başka bir mecrada yayımlanan “DEMOKRASİ VE HESAPVEREBİLRLİK BÜTÜNÜN PARÇALARIDIR.” Başlıklı yazımda Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun konuya ilişkin yaptığı açıklamaya değinmiş ve İmamoğlu’nun, iktidarın 2016 yılından bu yana yasal olarak açıklaması gereken, işveren prim borçlarını açıklamadığını söylediğini belirtmiştim. İlginç değil mi? Kanunen yayınlaması gereken bilgiyi 8 yıldır yayınlamayarak, toplumdan bilgi saklayan iktidar belediyelerin çoğunluğu muhalefete geçince, belediyelerin prim borçlarını birdenbire hatırladı ve açıklayarak kamuoyunu bilgilendirdi. Nasıl tam bir şeffaflık örneği değil mi?
 
Ne diyor? İmamoğlu, kanun gereği açıklamaları gereken işveren pirim borçlarını 8 yıldır açıklamıyorlar. Kim açıklamıyor? Muhalefet belediyelerinin prim borçlarının, resen tahsil edeceğim diyen merkezi hükümet.
 
Tartışma bu noktaya gelmişken, şimdi bizde hangi kanun veya yönetmelik gereği, yayınlaması gereken prim borçlarını yayınlamadığına bir göz atalım.  
 
Evet, 31 Mayıs 2006 tarihinde yani kendi iktidarları döneminde TBMM’de kabul edilip, 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) kanununun 107. Maddesi, uygulamaya ilişkin esasları içeren yönetmeliklerin, kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl içinde çıkarılmasını hüküm altına almıştı. Bu madde gereğince düzenlenen “SOSYAL SİGORTA İŞLEMLERİ YÖNETMELİĞİ” 30/5/2010 tarih ve 27579 sayılı Resmî Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiş. Bu yönetmelik prim borçlarına ilişkin esasları da içermektedir. Öte yandan 2017 Anayasa değişikliği sonrası geçilen, yeni yönetim sisteminin uygulanmasına dair esaslar Cumhurbaşkanı kararnameleri (KHK) ile düzenlenmiş ve bunun için, peş peşe birçok KHK yayınlanmıştı.
 
Bu KHK’lerden,15 Temmuz 2018 tarih ve 30479 sayılı Resmî Gazete de yayımlanan 4 Sayılı, “Bakanlıklara Bağlı İlgili İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında” Cumhurbaşkanlığı Kararnamesin de konuya dair detaylı düzenleme yapılmıştır. Bu kararnamenin Sosyal Güvenlik Kurumuna ilişkin düzenlemeler içeren “otuzuncu bölümünün” “yönetim kurulunun görevleri” başlıklı 409’uncu maddesinin, 1. Fıkrasının g) bendi: “Her yıl için, prim borcu kamuoyuna açıklanacak işverenlerin belirlenmesine esas olmak üzere asgarî borç tutarını belirlemek. Yine aynı Kararnamenin aynı bölümünün “başkan” başlıklı 411’inci maddesinin g) bendi: “ödeme tarihi altı aydan daha uzun süre gecikmiş ve Yönetim Kurulu tarafından her yıl için belirlenecek tutardan daha fazla prim borcu olan işverenleri, yönetmelikle belirlenen usul ve esaslara göre her yıl kamuoyuna açıklamak.” Görüldüğü gibi kararname yönetim kurulunu, açıklanacak prim borcunun alt sınırını belirlemeye, başkanı ise bu miktar ve üstünde ki prim borcunu açıklamaya yetkili kılmıştır.
Öte yandan kararname de bahsedilen yönetmelik, hali hazırda yürürlükte bulunan “Sosyal Güvenlik Kurumuna Prim Borcu Olan İşverenlerin Kamuoyuna Açıklanmasına Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”tir. Bu yönetmeliğin 8.maddesinin 1. Fıkrası: “kamuoyuna açıklanacak borçlu işverenler listesi, her yılın Mart- Haziran döneminde Kurumun internet sitesinde ve/veya il müdürlüklerinde bir hafta süre ile kamuoyuna açıklanır” denmektedir.
 
Tüm bu düzenlemelere göre, Türkiye genelinde ister özel sektör isterse de belediyeler dahil kamu sektör işvereni olsun, 4a (eski SSK) ve 4c (eski EMS) sigortalıları istihdam eden tüm işverenlerin ödeme süresinin bitiminden itibaren altı ay geçmiş prim borcunun ana parasının yanında gecikme cezası, gecikme zammı, faiz dâhil tüm prim borçlarının SGK Yönetim Kurulu tarafından belirlenecek asgari borç tutarının SGK Başkanı tarafından her yılın, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında yılda bir veya iki defa SGK web sayfasında ya da SGK İl Müdürlüklerinde kamuoyuna açıklamak zorundadır. .
 
Kuşkusuz SGK Yönetim Kurulu, asgari borç miktarını kararlaştırırken, prim borcunun asıl kısmının yanı sıra asıl prim borcuna bağlı gecikme cezası, gecikme zammı gibi borçların toplamından hangisinin esas alınacağını belirlemeye yetkilidir.
 
Özetlersem: Ödeme süresinin bitiminden itibaren 6 aydan daha uzun süre geçmiş prim borcu bulunan işverenlerden, SGK Yönetim Kurulu tarafından her yıl için belirlenecek tutardan daha fazla borcu olanlar, yılda en az 1 en çok 2 defa topluca ilan edilir. Borcun tespit ve ilanında işletme vasfına sahip, Özel ve kamu işverenlerinin Türkiye genelindeki tüm işyerleri dikkate alınarak, 4a (SSK) ve 4c (EMEKLİ SANDIĞI) kapsamında ödeme tarihi 6 aydan daha uzun süre gecikmiş ve SGK Yönetim Kurulu tarafından o yıl için belirlenmiş tutardan daha fazla prim borçları (gecikme cezası, gecikme zammı, faiz dâhil) SGK Başkanı tarafından her yılın Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarının herhangi bir ayında açıklanmalıdır.

Kuşkusuz bu prim borçlarının açıklanması ile işverenler prim borçlarını ödemek zorunda kalacak ve prim akışında düzenlilik sağlanacaktır. Böylece SGK’nın işlevini yapmakta zorlanmasının önüne geçilecek ve primini ödeyen işverenler ile ödemeyen işverenler arasında, ortaya çıkan haksız rekabet önlenecektir.  
 
Aslında bu sorun bugünün sorunu değil. Zira yıllardır işverenlerin, çalışanların maaşlarından kestikleri primleri, Sosyal Sigortalar Kurumuna (SSK) aktarmadıkları dolayısıyla kurumun milyarlarca lira prim alacağına karşılık yokluk çektiği bu ülke de hep konuşuldu. Önceki yıllarda sosyal güvenlik kurumlarının yaşadıkları yönetimsel zaafların yanı sıra, ülkeyi yöneten iktidarların izlediği popülist politikalar, prim tahsilinde sıkıntılar yaşanmasına neden oldu. Öte yandan, sosyal güvenlik kurumlarının kaynaklarının hükümetlerce başka alanlara aktarılması sistemi sürekli zaafa uğrattı. Maalesef bugünde aynı politika devam ediyor.
 
Şimdi soru şu: hükümet, işverenlerin ve kamunun prim borçlarını kendi çıkardığı kanun ve yönetmeliklerin açık hükümlerine rağmen, neden açıklamaz? Bu borçların içinden sadece ana muhalefet partisine mensup belediyelerin, borçlarını açıklamak, devleti yönetme yetkisini, siyasi rakibini sıkıştırarak, kendisine avantaj sağlamak üzere kullanmak değil mi? Evet iktidar, devleti siyasi rakiplerine karşı propaganda aracı olarak kullanıyor. Halbuki iktidarın yapması gereken şey, kendi çıkardığı yasa ve yönetmeliklerin gereğini yapmak ve hangi partiye mensup olduğuna bakmadan belediyelerin tanamı dahil kamu, özel prim borcu olan tüm işverenleri kamuoyuna derhal açıklamaktır!

     

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —