Neslihan Fındıklı


Gerisi Hayat

.


Hayat dediğimiz şey aslında öyle uzun ve karmaşık değil. Bazen bir bakış, bazen küçücük bir tebessüm, bazen de hiç beklemediğimiz bir anda içimize dolan umut, tüm yaşanmışlıklardan daha kıymetli olabiliyor. İnsan ömrü boyunca biriktiriyor; bazen acıları, bazen sevinçleri, bazen de ardında kalan sessizlikleri… Ve gün geliyor, o biriktirdiklerinin içinden geriye dönüp baktığında, neyin değerli, neyin boş olduğunu anlıyorsun.

İşte tam da burada başlıyor asıl mesele: Bizim elimizde olmayan, sürekli akıp giden bir zaman var. O zamanın içinde öyle şeyler için kavga ediyoruz ki, dönüp baktığımızda aslında hiçbir anlamı kalmıyor. Hırslarla, çıkarlarla, küçük hesaplarla örülü bir yaşam, insana sadece yorgunluk yüklüyor. Çünkü bütün bunların hepsi gelip geçici. Geride kalan ise sadece kalbinin ne kadar temiz olduğu, insanlara ne kadar dokunabildiğin ve hangi değerlerin yanında durduğun oluyor.

Hayatın hengâmesinde çoğu zaman unuttuğumuz şey, aslında çok basit: İnsan insanla güzel, insan dayanışmayla, sevgiyle, dostlukla büyür. Bugün sokakta tanımadığın birinin omzuna dokunmak, haksızlık karşısında bir kelime bile söyleyebilmek, bazen koca bir ömrün tüm anlamını taşıyabilir. Çünkü hayatın özü, işte bu küçücük ama yürekli adımlarda gizli.

Kimi zaman bakıyorum; insanlar sahip olduklarını kaybetmemek için, daha fazlasını elde etmek için birbirini kırıyor, incitiyor. Ama sonunda görüyoruz ki, hiçbir şey kalıcı değil. Mal da gidiyor, makam da gidiyor, şan da gidiyor. Bir gün perde kapanıyor, sahneden iniyorsun. Ve işte tam o anda, geriye kalan tek şey, nasıl yaşadığın oluyor. İşte bu yüzden, insanın en büyük kaybı aslında kendine ihanet etmesi, doğrularından vazgeçmesi. Çünkü gerisi gerçekten hayatın boş kalabalığı.

Ben kendi adıma düşünüyorum da; bir gün ardıma baktığımda, çok şey biriktirmiş olmayı değil, doğru olanın peşinden gitmiş olmayı istiyorum. Belki zor olacak, belki bedeller ödeyeceğim, belki yolda kayıplarım olacak. Ama biliyorum ki, değerlerimin yanında yürüdüğüm sürece asla pişman olmayacağım. Çünkü insanı insan yapan şey, sahip oldukları değil; inandıkları, savundukları ve uğruna direnebildikleri.

Hayat, bazen tüm ağırlığıyla üzerimize çöküyor. Karanlık çoğalıyor, umutsuzluk büyüyor, etrafımızdaki adaletsizlik çoğu zaman bizi çaresiz bırakıyor. Ama tam da o anlarda, içimizde bir ses fısıldıyor: “Vazgeçme, dayan, diren…” İşte o ses, hayatı gerçek kılıyor. Çünkü umut yoksa yaşamın da bir anlamı kalmıyor. Umut ise tek başına yeşermiyor; onu paylaşmak, büyütmek, çoğaltmak gerekiyor. İnsan yan yana geldikçe, el ele verdikçe, yüreğini açtıkça güçlü oluyor.

Ben inanıyorum ki, gerisi gerçekten sadece hayattan ibaret. Parıltısı kısa sürede sönüp giden bir kandil gibi… Ama içimizde taşıdığımız doğrular, adalet özlemi, sevgi ve dostluk ise hiç sönmeyen bir ateş gibi. Ve ben biliyorum ki, bir gün geriye dönüp baktığımda, “iyi ki” diyebileceğim tek şey; insan kalabilmek, başkalarının yarasına merhem olabilmek, doğrulardan vazgeçmemek olacak.

Çünkü bütün geri kalan, gerçekten sadece hayat…

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.