Her sabah haberleri açıyoruz; Bir yerde savaş, bir başka yerde yoksulluk, milyonlarca insan susuzlukla boğuşuyor, çocuklar okula gidemiyor, hastalar tedavi bulamıyor…
Bu görüntüler sadece haber değil; insanlığın acı gerçeklerinin aynası. Ve artık sormamız gereken soru yalnızca; ‘Dünya nereye gidiyor?’ değil, ‘Dünya’yı biz nereye itiyoruz?’ Çünkü dünya bir makine değil; bizim politikalarımızın, çıkarlarımızın ve vicdanlarımızın toplam yansımasıdır.
Bugün olup bitenler sadece bugünü değil, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini de şekillendiriyor. İklimden ekonomiye, savaştan teknolojiye kadar her şey hızla değişiyor. Ve insanlık, belki de ilk kez bu kadar çok krizi aynı anda yaşıyor.
ÇARPICI DÜNYA RAKAMLARI
-Temiz Suya Erişim
Dünya nüfusunun yaklaşık 2 milyar 1 milyonu, temiz içme suyuna erişemiyor; her 4 kişiden 1’i bu temel ihtiyaçtan mahrum.
3 milyar 4 milyon kişi sanitasyon (hijyen için gerekli koşullar) hizmetlerine ulaşamıyor, 1 milyar 7 milyon kişi temel hijyen imkanlarından yoksun.
Bunlar sadece birer rakam değil, aynı zamanda hastalık, ölüm ve çaresizlik demek.
-Açlık ve Gıda Güvensizliği
673 milyon insan açlıkla mücadele ediyor, dünya nüfusunun önemli bir bölümü yeterli yiyeceğe ulaşamıyor.
2 milyar 3 milyon kişi yeterli ve düzenli gıdaya erişemiyor.
Bu sadece yemek sorunu değil; gelecek nesillerin sağlıklı gelişim hakkının elinden alınması anlamına da geliyor.
-Eğitimden Mahrumiyet
Yüz milyonlarca çocuk ve genç eğitim dışında kalıyor. Bu da, sadece sınıflarda yokluk değil; gelecek fırsatlarının çalınması anlamına geliyor.
-Sağlık Hizmetlerine Erişim Eksikliği
Milyarlarca insan, temel sağlık hizmetlerinden mahrum durumda. Bu, basit hastalıkların bile ölümle sonuçlanabildiği bir dünyaya işaret ediyor.
-Silah Ticaretinde Rekorlar ve Ölüm Ticareti
Dünya genelinde 100 milyondan fazla insan silahlı çatışmalar nedeniyle evini terk etmek zorunda kaldı. Evlerini, yuvalarını, insanlık onurlarını yitiren milyonlarca insan…
Silah satışı devasa bir endüstri… Dünyanın en büyük 100 silah üreticisi şirketi 2024’te yaklaşık 679 milyar dolar gelir elde etti. Bu tüm zamanların en yüksek seviyesi. Söz konusu şirketler, savaş ve çatışmalar ne kadar yoğun olursa o kadar ‘kazanç’ sağlıyor.
Sadece ABD merkezli silah satışları 2024’te 300 milyar doların üzerine çıktı, büyük çoğunluğu savaş bölgelerine ve büyük devletlere satıldı.
Dünyada silah ticaretinin büyük bölümü, birkaç ülke ve dev şirketin elinde toplanmış durumda, bu durum ‘ölüm ticaretinin’ küreselleştiğini gösteriyor.
2024, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek sayıda devletlerarası çatışmanın yaşandığı yıllardan biri oldu ve yaklaşık 160 bin kişi çatışmalı şiddet nedeniyle hayatını kaybetti.
Küresel çapta hafif silahlar nedeniyle yılda tahmini 300 bin ile 500 bin kişi hayatını kaybediyor, bunlar sadece savaşta değil, çatışma sonrası istikrarsızlık ve suçlarda ölenler.
Bu resim tesadüfi değil. Bu, politik çıkarlar, silah lobilerinin gücü ve insanlık değerlerinin geri planda bırakıldığı bir dünya tasarrufudur. Silah ticareti artıyor, çünkü savaşlar ve çatışmalar ‘kazanç’ sağlıyor. Can kayıpları yükseliyor, bombalar ve mermiler insan bedenini hedef alıyor. Ve bu silahlar sadece sınırların ötesine gitmiyor. Krizleri daha derinleştiriyor, sosyal yapıları çözüyor.
İNSANLIK, BİR KARAR ANINDA
Dünya bir makine değildir; Dünya, bizim seçimlerimizin yankısıdır. Ve şu gerçeği kabul etmeliyiz; Dünya, biz nereye itiyorsak oraya gidiyor.
Eğer biz; insan onurunu, barışı, eğitimi, sağlığı, temiz suyu, öncelersek; bu acılar gerileyebilir.
Ama çıkar odaklı savaş ekonomisi ve silah ticaretine teslim olursak… O zaman dünya sadece haberlerde acı hikâyeler izlediğimiz bir yer olmaya devam edecek. Bu karanlık tabloyu değiştirecek olan sadece bir güç var; İnsanlığın vicdanı ve ortak iradesi.
Bu rakamların çoğu 2024 yılına ait, büyük olasılıkla 2025 rakamları daha da yüksek çıkacaktır.
Bu arada tüm okurlarımızın ve insanlığın yeni yılını kutluyorum. Umarım sevginin, kardeşliğin hâkim olduğu, savaş baronlarının değil, barış yanlılarının kazandığı bir yıl olur.
Sevgiyle kalın.
