Elif Arslan


Barış'ın aşk ile imtihanı

.


Şehir rehberinden gününden itibaren bir boşluğa bıraktı kendini. İfade edemediği duygular içinde adeta kafasında anlam veremediği sesler işitiyordu. Tanınmayan yüzler beliriyordu gözlerinin önünde. 

 Engel olamıyor kendine, bu durumdan sıyrılmak istiyor ve istercesine bir an irkildi. Yüzü sapsarı kesildi, pencereye doğru gitti, perdeleri çekti, ay dışarda gri rengini koruyordu adeta. Yıldızlar hafif, ufak ufak parlıyordu . Bu gece ne kadar hafif ve gök neden bu kadar kusursuzdu hafif bir rüzgar esti gözlerini kapattı, rüzgar adeta yüzüne tebessüm ediyordu, tatlı bir huzur hissetti. Gök halâ lacivert rengini koruyordu. 

Dışarda insanlar niçin bu kadar sessizdi ve neden hiç gürültü yoktu? İnsanlar neredeydi binalar evler apartmanlar iş yerlerine sessizlik bürünmüştü. 

 Sokaklar gece karanlığını almış ışıklar içinde gökteki yıldızlar ışığıyla bir olmuş ve adeta ışık kaynağı oluşturmuşlardı sanki .

 yoksa onlarda mi farkındaydı bu gecenin mucizevi güzelliğinin

Neler oluyordu ? Barış bu günün, Bu hüznün, duygusal açlığını neden bir türlü geçemiyordu. kafasını karıştıran anlam yüklü düşüncelere dalıp dalıp gidiyordu. yüzüne ay ışığının yansıması altında gözlerinde ucuz bucaksız tarif edemediği bir damla göz yaşı döküldü, elmacık kemiğine doğru. yoksa bu bir aşk acısı mıydı ? Tarif edemiyor içsel yalnızlığına özlem de ekliyordu. Gözyaşlarını tutamadı, aya doğru baktı, ay hâlâ renginin koruyordu

Gökyüzü hala çok güzeldi. Koltukta uzandı, seyre daldı ve ayşığı yüzüne bir cam gibi vuruyorken uykuyla bütünleşti. 

 

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.