Kadir Kılıç


Aşiret dernekleri: Osmanlı’dan Bugüne 'Yeni Böl–Parçala' Politikası

.


Kürt halkının demokrasi ve özgürlük mücadelesi, yüzyıllardır süregelen büyük bir direnişin ürünüdür. Ancak bu direniş, her dönemde halkın birliğini engellemeyi hedefleyen yapılarla karşılaşmıştır. Bugün Kürd illerinde ve Türkiye metropollerinde peş peşe kurulan “aşiret federasyonları” ve “aşiret dernekleri”, bu engellerin modern bir versiyonu olarak yeniden sahnededir.

Görünürde “toplumsal dayanışma” ve “yardımlaşma” amacıyla kurulan bu dernekler, gerçekte halkın birliğini zayıflatmak ve ulusal bilinci parçalamak üzere örgütlenmiş yapılardır. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, Cumhuriyet’ten bugüne kadar Kürt halkı, dönemsel olarak mir–bey–şeyh–ağa sistemiyle yönetilmiş; egemen güçler her defasında Kürt toplumunu küçük parçalara ayırarak hâkimiyetini sürdürmüştür.

Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte bu politika yalnızca biçim değiştirdi. “Dar bölgeciklik” modeli, asimilasyon politikalarıyla birleştirildi ve Kürt toplumu aşiret, mezhep ve tarikat çizgilerinde bölünerek yönetildi. Amaç hep aynıydı: büyük bir halkı küçük alanlara hapsedip kolay yönetilebilir hâle getirmek.

Ulusal uyanış ve feodal düzenin yeniden üretimi

1960’lardan sonra Kürt halkı, ulusal demokratik bilincin uyanışıyla farklı ideolojik ve siyasal mücadele biçimlerine yöneldi. Laik, seküler, sosyalist ve demokratik hareketler halk içinde güçlü bir zemin buldu.
1984’lerle birlikte Kürt halkının ulusal aidiyeti, gelişen siyasal ve toplumsal hareketlerle daha belirgin bir kimlik kazandı.

Bu gelişme, yüzyıllardır süregelen “böl–parçala” politikasına en büyük darbeyi vurdu. Çünkü Kürt halkı ilk kez bir aşiretin değil, bir halkın parçası olduğunu fark etti. Tam da bu noktada devletin tarihsel refleksi yeniden devreye sokuldu. Osmanlı’dan miras kalan yöntemler, “aşiret dernekleri” adı altında yeniden hayata geçirildi.
2015’lerden itibaren Kürt illerinde ve Türkiye’nin batısındaki kentlerde — özellikle son yıllarda — bu dernekler peş peşe kurulmaya başladı.

Bu yapılar, kimi zaman “kültürel dayanışma” perdesi altında, halkın örgütlü mücadelesini zayıflatan, toplumsal enerjiyi aşiretsel sınırlara hapseden yeni bir feodal zincir inşa ediyor. Böylece “devlet kontrollü bölücülük” yeniden üretiliyor.

Devlet destekli yapılar ve halkın mücadelesine etkisi

Aşiret derneklerinin başında yer alan kimi isimlerin, yıllarca “sol”, “demokrat” veya “sivil toplumcu” kimliklerle öne çıkması tesadüf değildir. Bu durum, meselenin ne kadar planlı yürütüldüğünü açıkça gösteriyor.

Sözde “Kürt kültürünü, gelenek-görenek ve dayanışmayı yaşatma” iddiası, gerçekte devletin güvenli limanlarını oluşturmak ve halkın demokratik taleplerini etkisizleştirmek için kullanılmaktadır.

Bu dernekler halkın öz gücünü değil, iktidarların politikalarını besliyor. Halkın örgütlü mücadelesi yerine aşiret liderine sadakati; ulusal dayanışma yerine aşiretciliği; halkın birliği yerine aşiretsel birliği öne çıkarıyor. Bugün “aşiret dayanışması” adı altında örgütlenen bu yapılar, Kürt halkının özgürlük mücadelesine vurulan yeni bir darbe niteliği taşıyor.

Tarihsel süreklilik: Feodal yapının yeni kılıfları

Feodal yapı, Cumhuriyet tarihi boyunca hem sağ hem sol iktidarlar tarafından korunmuştur. İnönü ve Ecevit’in anti-feodal söylemlerine rağmen Kürt bölgesindeki feodal yapılar yıkılmadı; Menderes, Demirel ve Özal dönemlerinde güçlendirildi; AKP döneminde ise “aşiret dernekleri” adı altında yeniden biçimlendirildi.

Sultan Abdülhamit döneminde Kürt beylerinin çocuklarının “eğitim” bahanesiyle rehin alınması nasıl bir kontrol mekanizmasıysa, bugün aşiret liderlerinin siyasete entegre edilmesi de aynı işlevi görüyor. Bu yapılar, halkın öz gücünü kırmak için sistemin gönüllü destekçilerine dönüştü.

Sorular ortada

Bu federasyonlar halkın kalkınması için hangi somut adımları atmıştır?
Yoksulluk, işsizlik, göç, eğitim sorunları konusunda hangi projeleri üretmiştir?
Kürt sorununun çözümü için hangi somut girişimlerde bulunmuştur?

Lüks otellerde yapılan şatafatlı toplantılar, halkın gerçek sorunlarına hangi çözümü bulmuştur?
Gerçek demokrasi, halkın gündelik yaşamına dokunabilmekle mümkündür.

Sonuç

Bugün Kürt halkının ihtiyacı olan şey, aşiretsel kimlik etrafında daralan bir dayanışma değil; ulusal kimliği büyüten, ortak mücadele bilincini güçlendiren bir birlikteliktir.

Unutulmamalıdır ki kadim olan aşiretler değil, kadim olan Kürt milletidir.
Kürt halkı kendi gücüne güvenmeli, bu yapılardan uzak durmalı ve özgür, demokratik bir gelecek için birleşmelidir.

Özellikle gençler; ulusal aidiyetinizi aşiret kimliğiyle değil, halkınızın ortak demokratik ulus mücadelesiyle tanımlayın.
Cumhuriyetten bugüne kadar bu yapılar gerçekten kimin yararına oldu?
Kim halk için mücadele etti, kim kendi çıkarını büyüttü?

Bu sorularla yüzleşme vakti geldi.
Farkında olmadan her gün onların değirmenine su taşıyoruz.
Artık zaman, sahte maskeleri düşürme ve halkın gerçek iradesini ortaya koyma zam

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.