Amedspor’un geçtiğimiz gün kadrosuna kattığı genç sol bek Abdullah Tazgel’in transferi, yalnızca sportif açıdan değil, aynı zamanda toplumsal hassasiyetler bakımından da büyük bir tartışmayı beraberinde getirdi.
Geçtiğimiz sezon Bursa deplasmanında Amedspor’un maruz kaldığı sistematik şiddet, tribünlerde yankılanan ırkçı sloganlar ve saha içinde yaşanan provokatif saldırılar hâlâ taptaze bir yara gibi hafızalarda dururken; o maçta Bursaspor formasıyla sahada yer alan ve karşılaşma sonunda “coşkulu” görüntüleriyle dikkat çeken Abdullah Tazgel’in Amedspor’a transfer edilmesi, taraftarlar tarafından kulübün tarihsel duruşuyla örtüşmeyen bir karar olarak değerlendirildi. Bu tercihi daha da tartışmalı hâle getiren unsur ise genç futbolcunun, Amedspor yönetiminde yer alan Mehmet Tazgel’in oğlu olmasıydı. Tepkiler yalnızca bir futbolcuya değil, bu transferi mümkün kılan karar alma süreçlerine ve yönetsel iradeye yöneldi. Taraftarlar, geçmişin acıları bu kadar tazeyken alınan bu kararı, kulübün hafızasına ve vicdanına karşı işlenmiş bir saygısızlık olarak yorumladı.
Transfer henüz resmiyet kazanmadan bir hafta önce edindiğim bilgilere göre, Abdullah Tazgel isminin kamuoyunda nasıl karşılanacağı, daha transfer masasına oturulmadan önce yönetim kurulu içerisinde açık bir şekilde dile getirilmişti. Yani yaşananlar bir sürpriz değil, aksine öngörülen bir krizin gerçekleşmesinden ibaret. “Bu transfer tepki çeker” uyarılarının dikkate alınmadığı, hatta görmezden gelindiği izlenimi oluşmuş durumda. Kulüp yönetiminden bazı isimlerin, Tazgel’in transferinin belli kesimlerde ciddi bir rahatsızlık yaratabileceğini daha önce dile getirdiği biliniyor. Geçmişte yaşanan olaylar ve kulüp-taraftar ilişkisinde oluşmuş kırılganlık, bu isme özel bir duyarlılığı beraberinde getiriyordu. Ancak tüm bu ihtimallere rağmen transferin gerçekleştirilmiş olması, yönetimin “sportif başarı” odaklı yaklaşımının toplumsal gerçeklerle çeliştiğini açıkça gösteriyor.
Elbette her kulüp gibi Amedspor’un da teknik heyetin ihtiyaçlarına yanıt vermesi ve takımı güçlendirmek istemesi anlaşılır bir durumdur. Ancak Amedspor, yalnızca saha içi hedeflerle sınırlı olmayan, sosyal hafızası güçlü, tarihi ve kimliği olan bir camiadır. Dolayısıyla alınan her karar, yalnızca teknik ve ekonomik değil, aynı zamanda vicdani ve toplumsal bir zemin üzerinde değerlendirilmelidir. Transfer sonrası yükselen tepkiler, bu duyarlılığın ne kadar yerinde olduğunu ve ne derece göz ardı edildiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.