Kayıp yakınları 845. hafta: Cemal Kavak'ın failleri soruldu

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 845. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi.

Kayıp yakınları 845. hafta: Cemal Kavak

EMEK HABER- İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 845. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile hak savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Yine her hafta olduğu gibi çok sayıda çevik kuvvet ve sivil kolluk görevlileri alandaki yerini aldı. Bu hafta, Diyarbakır’da 24 Nisan 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen Cemal Kavak’ın failleri soruldu.

Eylem öncesi konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Sekreteri Ömer Saman şunları söyledi “Aylar önce bu alanda Güney Afrikalı Desmond Tutu’nun şu sözünü hatırlatmıştık: “Eğer barış istiyorsanız, arkadaşlarınızla değil, düşmanlarınızla konuşun.” Bu anlayışla, Türkiye'de farklı siyasal temsiliyete sahip insanlar, barış sürecine katkı sunmak amacıyla bir araya geldi. Bu sürecin en önemli aktörlerinden biri olan değerli insan hakları savunucusu Sırrı Süreyya Önder, geçirdiği ağır kalp krizi sonrası hastanede tedavi altında. Günlerdir, bu ülkenin her kesiminden insanlar –siyasi görüşleri ne olursa olsun– onu bir an olsun yalnız bırakmadı. Biz de buradan Sırrı Süreyya Önder’e acil şifalar diliyoruz. Çünkü o halkın “Sırrı abisi”ydi. Barış için ona ihtiyaç var. Ancak en önemlisi; onun başlattığı bu sürecin, yarattığı barış ikliminin, halka yansıttığı o gülümsemenin, annelerin gözyaşlarını dindirecek şekilde toplum tarafından sahiplenilmesi ve bu mücadelenin büyütülmesidir.

‘Yaratılan bu barış ikliminin tüm ülkeye yayılmasını istiyoruz’

Değerli arkadaşlar, yıllardır Kürt coğrafyasında yaşanan insan hakları ihlallerinde, kıymetli hukuk insanı Selçuk Kozağaçlı hiçbir zaman aileleri ve hak mücadelesini yalnız bırakmadı. Ne yazık ki, tahliyesinin hemen ardından hukuksuz bir biçimde tekrar tutuklandı. Buradan bir kez daha çağrımızı yineliyoruz: Yaratılan bu barış ikliminin tüm ülkeye yayılmasını istiyoruz. Amasız, fakatsız bir barış için; demokratik bir gelecek için çaba gösteren her insanın bu mücadelenin bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz. Bu uğurda her türlü hukuksal düzenlemenin yapılmasını talep ediyoruz.

Ardından Büro Emekçileri Sendikası Eşbaşkanı Süleyman Öğüt ise, “ Yargı-Sen üyemiz Cemal Kavak’ın ölümünün 29. yılında bir aradayız. Aradan geçen 29 yıla rağmen faili hâlâ bulunamayan arkadaşımız için, onun faillerinin yargı önüne çıkarılması ve adaletin tecelli etmesi talebiyle buradayız. 90’lı yılların karanlık dehlizlerinde kaybettirilen yoldaşlarımızı unutmuyoruz. Kayıplar bulunsun, failler yargı önünde hesap versin istiyoruz. Bu faillerin adil bir biçimde yargılanması; bizler için, Cemal’in mücadele arkadaşları ve ailesi için, yıllardır süren acıların bir nebze de olsa dindirilmesine vesile olacaktır. Adaletin gerçekleşmesi, toplumsal hafızanın onarımı açısından da büyük önem taşımaktadır.”

İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz, Diyarbakır’da 24 Nisan 1994 yılında kaybedilen Cemal Kavak’ın hikayesini okudu. “Cemal Kavak, Diyarbakır Vergi Mahkemesi'nde memur olarak çalışıyordu. Yargı-Sen üyesi olan ve sendikal faaliyetler yürüten Cemal Kavak; 24 Nisan 1996 tarihinde kahvehanede arkadaşları ile birlikte vakit geçirdikten sonra eve gitmek üzere saat 23.00 sularında Dağkapı-İskanevleri minibüsüne biner. En son Kuruçeşme durağında minibüsten inerken arkadaşları E.Y. ve S.Y. tarafından görülür. O gece evine dönmemesi üzerine ertesi gün işine de gitmediğini öğrenen ailesi, Cemal Kavak’ın kayıp olduğunu ve kendisinden haber alamadıklarını Bağlar Karakol Amirliği nezdinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirir. Ancak Cemal Kavak ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşamazlar.

Tüm hukuksal girişimleri sonuçsuz kalan aile; 26 Nisan’da Diyarbakır Devlet Hastanesi morguna kimliği belirsiz cansız bir bedenin geldiği duyumu üzerine morga gittiğinde oğullarını teşhis eder. Olay yeri inceleme tutanağında; “Cemal Kavak’ın cansız bedeninin Diyarbakır’ın Çınar İlçesine bağlı Yuvacık Köyü yakınlarında, Diyarbakır-Bismil karayolu üzerinde yol kenarındaki sazlıkların arasında boynundan telle boğulmuş bir vaziyette bulunduğu” yazılır.

Cemal Kavak’ın katledildiği bölgede hangi yönden gidilirse gidilsin iki ya da üç güvenlik kontrol noktasından geçmeden ulaşmanın mümkün olmadığı, yine Cemal Kavak’ın en son görüldüğü yerden çok uzakta bir yerde cansız bedeninin bulunması, faili meçhul bir cinayete kurban giden maktulün zorla kaybedildiğine işarettir.

Ailenin avukatı, Diyarbakır İdare Mahkemesinde devlet aleyhine tazminat davası açar ancak bu davanın olumlu sonuçlanmaması üzerine 4 Ağustos 1999 tarihinde AİHM’e başvurur. AİHM 6 Temmuz 2006 tarihli kararında, Sözleşme’nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesinin Cemal Kavak’ın ölümü ile ilgili etkili ve yeterli bir soruşturma yapılmadığı için usulden ihlal edildiğine, ayrıca etkili bir başvuru hakkı olmadığı için Sözleşme’nin 13. maddesinin ihlal edildiği için devleti mahkûm eder.

Kaç yıl geçerse geçsin, Cemal Kavak için, tüm kayıp ve siyasi cinayetlere kurban gidenler için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz.

Açıklamaların ardından gözaltında kaybedilen Cemal Kavak ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemine geçildi. 

Kaynak: Haber merkezi 



Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.