"Diyarbakır surları, Türkiye'nin güneydoğusunda yer alan tarihi bir yapıdır. Bu surlar, M.Ö. 4. yüzyıldan kalma ve günümüze büyük ölçüde korunarak gelmiş nadir tarihi eserlerden biridir. Surlar, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alır ve Diyarbakır'ın zengin kültürel mirasının bir parçasını temsil eder. Bu tarihi surlar, ziyaretçilere hem tarihî bir yolculuk hem de muhteşem bir manzara sunar. Diyarbakır surları, Türkiye'nin tarih ve kültür meraklıları için mutlaka görülmesi gereken önemli bir destinasyondur."
Diyarbakır surları, tarihi boyunca birçok medeniyetin etkisi altında kalmış ve zaman içinde evrim geçirmiş önemli bir yapıdır. İşte Diyarbakır surlarının tarihçesi:
1. Roma Dönemi: Diyarbakır surlarının tarihi, M.Ö. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu döneminde başlar. O dönemdeki ismi "Amida" olan Diyarbakır şehri, Roma İmparatoru Constantius II döneminde surlarla çevrilmeye başlandı. Bu surlar, şehri savunmak ve sınırları korumak amacıyla inşa edildi.
2. Bizans Dönemi: Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından, Diyarbakır ve surları Bizans İmparatorluğu'nun kontrolü altına girdi. Bu dönemde surların birkaç kez onarıldığı ve güçlendirildiği bilinmektedir.
3. İslam Dönemi: 7. yüzyılın sonlarına doğru İslam orduları tarafından fethedilen Diyarbakır, surların korunmasına devam edildi. İslam döneminde surlara bazı eklemeler yapıldı.
4. Selçuklu Dönemi: 11. yüzyılın sonlarına doğru Selçuklu Türkleri, Diyarbakır'ı fethetti. Bu dönemde surların bazı tamiratları yapıldı ve kuleler inşa edildi.
5. Osmanlı Dönemi: Diyarbakır, 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun hakimiyeti altına girdi. Osmanlı döneminde surların bazı onarımları ve güçlendirmeleri yapıldı. Ayrıca surların içinde çeşitli yapılar inşa edildi.
6. Cumhuriyet Dönemi: Diyarbakır surları, Cumhuriyet döneminde restore edilmiş ve koruma altına alınmıştır. 1982 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edildi. Diyarbakır surları, bu tarihi dönemler boyunca sürekli olarak onarılmış, genişletilmiş ve güçlendirilmiştir. Bu nedenle, bu surlar hem tarihi hem de mimari açıdan büyük bir öneme sahiptir ve Diyarbakır'ın tarihini yansıtan önemli bir simge olarak varlığını sürdürmektedir.
